Denetim Kuruluşları Ceza ve Tazminat Gölgesinde(!): Mesleki Sorumluluk Sigortası Olası Riskin Neresinde?

Denetim Kuruluşları Ceza ve Tazminat Gölgesinde(!): Mesleki Sorumluluk Sigortası Olası Riskin Neresinde?

Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin (BDY) “Mesleki sorumluluk sigortası” başlıklı 33’üncü maddesinin birinci fıkrasında Denetim kuruluşlarının ve (Ek ibare: RG-21/7/2017-30130) denetim üstlenen bağımsız denetçilerin, üstlendikleri ilk denetim işiyle birlikte başlamak üzere, tüm denetimlerini kapsayacak şekilde mesleki sorumluluk sigortası yaptırmaları şarttır.” İfadesinden sonra gelen “Bildirimler” başlıklı 34’üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde ise, mesleki sorumluluk sigortası poliçesinin düzenlenme tarihini takip eden günden itibaren; poliçe ve sigorta şirketindeki değişikliklerin ise bu değişiklikleri takip eden günden itibaren en geç 30 gün içinde Kuruma bildirilmesi gerektiğini hüküm altına almaktadır.

Bu yazımda, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetimi Standartları Kurumu (KGK- Kamu Gözetim Kurumu) tarafından 11.04.2019 tarihli Mesleki Sorumluluk Sigortalarının Kuruma Bildirilmesine İlişkin Duyurusu üzerinden ele alarak, özellik arz eden bir konuyu denetim camiasının dikkatine sunmak istiyorum. Tabi olarak KGK’ nın bu duyurusunun büyük kısmını buraya alacağımı hakkın teslimini vermek adına peşinen paylaşıyorum.

Konuya doğru ilgimizi arttırarak kuyruk olmaya devam edelim…

Denetim kuruluşları ve denetim üstlenen bağımsız denetçilerin söz konusu yükümlülüklerini zamanında, tam ve doğru olarak yerine getirmeleri ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle herhangi bir idari yaptırımla karşılaşmamaları adına bazı hususlara dikkat edilmesi önem arz etmektedir.

Bağımsız Denetçilik Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları (Onay Tarihi:16/5/2013) belirlenmiş ve Denetim kuruluşları ve denetim üstlenen bağımsız denetçilerin, üstlendikleri ilk denetim işiyle birlikte başlamak üzere, tüm denetimlerini kapsayacak şekilde mesleki sorumluluk sigortası yaptırmaları gerektiğine vurgu yapılmıştır.

Ayrıca, Denetim kuruluşları ve denetim üstlenen bağımsız denetçilerin, verdiği diğer hizmetler için (SMMM/YMM vb.) yaptırılan ve sadece bu hizmetlerden kaynaklanabilecek zararların karşılanmasına yönelik olan mesleki sorumluluk sigortaları bağımsız denetim hizmetlerine ilişkin teminat sağlamayacağından, mesleki sorumluluk sigortalarının bağımsız denetim hizmetlerini de kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.

Ancak durum bu kadar basit gibi görünse de, bağımsız denetim hizmetlerinin mesleki sorumluluk sigortasına tabi tutulmasının arkasında ‘bir dünya hukuk(!)’ var olduğuna bakalım.

Şimdi mesleki sorumluluk sigortasının aslında kime yapıldığını bilebilmemiz için, Bağımsız Denetim işini aslında kim yapıyor hukuki alt yapısında görmemiz gerekiyor.

Bilinen o ki, kurumlar tüzel kişiliktir. Peki, tüzel kişilikler bu manada suç işler mi?

Sorduğumuz soruyu yine kendimiz cevaplayacak olursak, elbette tüzel kişiliğin suç ve ceza ehliyeti yoktur ve olamaz. O halde kim suçludur ve ceza kime kesilir?

Bilindiği üzere bağımsız denetimi gerçek kişi(Sorumlu Denetçi) yani birey yapar. Doğal olarak bir ceza veya suç varsa Sorumlu Denetçi üzerine atılı olur. Suç karşılığında ceza o Sorumlu Denetçiye kesilir.

Çünkü rapor yazmak ve sonuçlarını göstermek bir iradenin sonucudur. İşte bu irade Sorumlu Denetçi tarafından kullanılır. Bu arada hizmeti alan firma, eğer denetim kuruluşuna işi vermiş ise olası bir mağduriyette suç karşılığı ceza yaptırımını da denetçiye yükler. Ve fakat burada Denetim hizmetini ister Denetim Kuruluşu yapsın, ister Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi tarafından yapılsın, mağdur firmanın tazminat hakkı doğmuş ise, gerektiğinde hem Denetim Kuruluşu ve hem de Denetçi dava edilebilir. Dolayısı ile suç denetçiye, tazminat her ikisine de yürütülebilir.

Tazminat unsurunun taraflarından olan Denetim Kuruluşu, kendi ortakları ve firma mağduriyetini gerekli gördüğü takdirde haklı bilgi ve belgeler neticesinde tevsik ederek, kendi Sorumlu Denetçisine rücu ettirebilir. Mal varlığına el koydurabilir.

Anayasanın 125’ inci Maddesi son paragrafı “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” Burada ‘idareden’ kasıt Kamu Gözetim Kurumudur. Kamu Gözetim Kurumu’ nun yetki verdiği Denetim Kuruluşu hukuki yapısı itibari ile sermaye şirketidir. Birçok şirketin sermaye yapıları tazminatı ödeyecek nitelikte olmayıp, sermaye yapılarının düşük tutulması üçüncü şahısların burada göreceği olası zarar riskini arttırmaktadır. Kamu Gözetim Kurumu’ nun da bu istenilmeyen durumda pay sahibi olduğu, dolayısıyla yabancı sermayeli denetim kuruluşları ve yerli kuruluşların doğurduğu zararlara karşı, üçüncü şahıslara sorumluluklarının var olduğu kanaatindeyim. Kendi özerk yapılanması çerçevesinde kurulacak denetim kuruluşlarının hukuki alt yapıları ile alakalı en az sistem gereksinimlerinin belirlenmesi bu bakımdan çok önemlidir. Sermaye yapısı, büro standartları, ücretlendirme gibi..

Kamu Gözetim Kurumu, Denetim Kuruluşu siciline baktığımızda bunların Anonim Şirket hukuki yapısında olduğunu görüyoruz. Neticede bir sermaye şirketi olan bu halde, yönetim kurulu biraz daha fazla sorumluluğa sahip iken, diğer ortaklar da hisseleri oranında sorumludur.

Son zamanlarda tek veya çok az ortaklı şirket kurma modası ile doğa olarak şirket ortağı, yönetim kurulu hepsi aynı gerçek kişi olduğundan bu durum kendi içinde bir kaotik durumu da beraberinde getiriyor. O zaman gözler ister istemez Kamu Gözetim Kurumu’ nun alacağı tedbirlere çevriliyor. Denetimlerin sıklaştırılarak, yetkiye haiz kuruluşun tüm şirket variyetinin de denetlenerek olası risklere karşı uyarıların mutlak olması gerekmektedir.

Aklımıza hemen gelen şu mudur? Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi, zaten birey anlamında Sorumlu Denetçi olarak denetimini gerçekleştirirken, üçüncü şahıslara karşı daha fazla güven veriyor. Çünkü bütün mal varlığı ile sorumludur.

Daha önceleri yazdığım bir konuyu tekrar etmek istiyorum. Çünkü bu bir farkındalıktır. Denetim Kuruluşları geleceklerine zor yol alan yapılanmalardır. En azından büyük çoğunluğu böyledir ve böyle de bilinir. İdari yaptırımlara ait para cezaları ve diğer tüm yaptırımlar için, bir Üst Denetim Kuruluşu bilgelik anlamında yani danışmanlık ve müşavirlik anlamında sicile girmiş tüm Denetim Kuruluşlarına fayda sağlayacak statü ile kurulmalıdır. O kadar çok basit şeylerden cezalar verilirken bu cezaların önü, hali ile kesilmiş olacaktır. Bağımsız denetim alanı “Usul, esastan önce gelir” ilkesini bir an evvel öğrenmeli.

Kurulacak bu Üst Denetim Kuruluşu, işte tüm bu olası durumlar karşısında, taraflarına otoban da seyir halinde son çıkış hakkı vererek, istenilmeyen durumlara düşülmesini önleyecektir.

Başka bir açıdan ise, yabancı denetim firmalarının yut dışında paylaştığı(!) sırlardan dolayı zarar gören yerli firmaların zararlarını KGK karşılamak yükümlülüğünde olabilmelidir. Ki sonrasında açılan bu tazmin davasını denetim kuruluşuna ve tabi olarak da, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı tüzel kuruluş kendi çalışanına rücu etme hakkına haiz olmalıdır.

Çok önemli olacağını düşündüğüm bir çıkarım da, hukuki sözleşmelerinden kaynaklı olduğunu varsaydığım (emin olmamakla beraber) yabancı menşeli denetim kuruluşları üçüncü şahısları olası düşürdüğü zarardan dolayı ulusal mahkemelerde yargılanabilmesinden sonuç alınamayacağı ortadadır. Sözleşme aşamasında tüm bunların gözden geçirilerek karar verilmesi, taraf olanların menfaati icabıdır.

Anayasanın 129’uncu Maddesi tam da bu konu ile ilinti kurarak, taraflara yol göstermiştir.
“Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir”

Peki, bu kadar Demokles’ in kılıcının başımızın üzerinde sallandığı bir ortamda Mesleki Sorumluluk Sigortası bizlere yani Denetim Üstlenen Denetim Kuruluşları ve Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçilere nasıl bir kalkan olmaktadır?

Önce aidiyet öğretisi bizlere verildiğinden, sistemi sorgulayamıyoruz. Sistem buna müsaade etmiyor yani sorgulayan insanı yetiştirmiyor. O halde sorgulamaya çalışalım...

Sigorta şirketleri her zaman yanlış olan eylem ve işlemler neticesi denetime tabi firmanın olası zararını ödemeyi riske eder. Yani tazmin eder. Elbette bu tazminin günümüz klozlarında limitli olarak yer aldığı ve üst rakamın ise Bir Milyon Türk Lirası karşılığı prime tabi olduğudur.

Daha yüksek meydana gelecek ceza karşılıklarında nasıl bir yol izlenecektir. Bağımsız Denetçilik Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları “C.10. Özel Şartlar bölümünde “Taraflar, sigorta ettiren ve sigortalının aleyhine olmamak üzere özel şartlar kararlaştırabilir.” İfadesi ile emperyalist denetim kuruluşlarının daha sağlam ve güvenli poliçelere imza atabilmeleri, haksız rekabet koşullarının oluşmasını tetikleyecektir.

Sigorta şirketlerinin özel şartlar bölümüne neyi alıp, almadıkları veya alamayacakları hususunda ilgili Mesleki Sorumluluk Sigortasına dâhil edilecek unsur olarak KGK idari yaptırıma ait para cezaları da alınabilir mi bilemem?

Bir gerçeği hatırlatmakta yarar görüyorum. Kamu Gözetim Kurumu tarafından idari yaptırımlara ait para cezaları;

“KHK ile idari yaptırımları uygulama yetki ve görevi Kurul’a ait bulunmaktadır(660 sayılı KHK md 9). Yönetmelik maddeleri uyarınca uygulanan idari yaptırıma ait para cezalarını düzenleme ve tahsil yetkisi olmadığına göre, iş bu parasal cezai müeyyideler, 5326 sayılı KABAHATLER KANUNU ‘nun “İdarî para cezası” başlıklı 17. MADDESİ UYARINCA ALINMAKTADIR.

Oysaki normal Mesleki Sorumluluk Sigortası kapsamında, olası KGK idari yaptırıma ait para cezaları yer almadığından, bu durum karşısında hem denetim Kuruluşu ve hem de Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçi kalkansızdır. Korunmasızdır. Bu ise gerçeğin ta kendisi olarak bilinir.

Belki büyük firmaların karşılaşacakları bu idari yaptırıma ait para cezaları onları pek sarsmaz diyelim, fakat diğer orta ve küçük denetim firmalarını nasıl etkileyeceğini bilerek, konunun acilen ele alınarak halledilmesi gerekir.

Bu nasıl olur?

Mesleki Sorumluluk Sigortası yapılırken KGK idari yaptırımlarına ait para cezalarının da o poliçeye dâhil edilmesi mümkün kılınmalıdır. Doğal olarak, Kamu Gözetim Kurumu, sigorta şirketlerine hitaben konu hakkında olumlu görüş bildirerek sicilinde kayıtlı Denetim Kuruluşları ve Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçilerinin lehine olmak üzere hak ve menfaatlerini gözetecek her türlü tedbire saf tutup, olası mağduriyetleri bertaraf etmelidir. Kurumumuz bu önlemleri bir öneri şeklinde sigorta şirketlerine sunarak, türev bir risk üzerinden poliçeler ürettirebilir.

Yine genel bir kanaati yazacak olursam, prim değerlerinin yüksekliğine işaret etmeden geçmek istemiyorum. Elbette serbest piyasa ekonomisi üzerinden kimseye bir dayatma yapılamaz belki ve fakat rekabet kuralları çerçevesinde, pazarlıkla prim ücretleri aşağı çekilebilir. Bu sözleşme pazarlığı tek tek değil de, toplu halimizi temsilen KGK’ nın yapması çok tabidir.

Mağdur olan kuruluş veya denetçinin hata ve yanlışından doğan cezaların Kamu Gözetim Kurumu tarafından kendisine çıkarılan idari yaptırımlara ait para cezalarını karşılayacak gücünün olmayışı sebebi ile Sigorta Şirketi ile yapacağı sözleşmeye en azından bu riskini dâhil ettirerek, gelecekte olası zararını istatistiksel olarak da aşağı çekmiş olacaktır.

Sonuç olarak,

Olumlu veya olumsuz yorumlar beklemek tabi olarak sorgulayan yazıyı kaleme alan naçizane bir yazarın en doğal hakkıdır diye düşünüyorum. Bu vesile ile konu hakkında düşünceleriniz hem benim olduğu kadar, hem de tüm denetim sistemine tabi olanların dikkatindedir. 26.06.2019

Saygılarımla.

Kaynak:
-1982 T.C. Anayasası
-11.04.2019 Mesleki Sorumluluk Sigortalarının Kuruma Bildirilmesine İlişkin Duyuru
- Bağımsız Denetçilik Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları
- Kamu Gözetim Kurumu Cezai Ehliyeti – Selahattin İpek(BD)

  (bdturkey.com/denetim/kamu-gozetim-kurumu-cezai-ehliyeti-h500.html



Bu Makale MuhasebeTr. com' da yayınlanmıştır.(27.06.2019)
http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/selahattinipek/010/

E-posta Girişi
E-Mükellef Girişi